6 Mart 2013 Çarşamba

Pippi Uzunçorap'ı Tanır mısınız?

İlkokulda en iyi arkadaşım ödünç vermişti "Pippi Uzun Çorap Issız Köşkte " kitabını... O kadar sevmiştim ki, elimden bırakmadan bir solukta bitirmiştim. Uzun zaman sonra kitaplığımda bu seriye yer vermek için her yerde arasam da basımı durduğu için bulamadım. Bursa'da bir sahafta 2 kitabı bulup, bu ümitle sahafın altını üstüne getirdikten sonra 3. kitabı bulduğumda mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum.

Pippi Uzunçorap, Astrid Lindgren'in kızının hasta olduğu bir dönemde, kızını eğlendirmek için uydurduğu bir karakter olup, bu serinin ilk kitabini, 1945'te tamamladığında kızına 10. doğum günü hediyesi olarak hediye eder.

Çocuk kitabı olarak bilinen Pippi Uzunçorap'ı yıllar sonra yeniden okuduğumda kahkahalarla güldüğüm, "çocukken bu ayrıntıları anlayabilmiş miydim acaba?" diye düşünmekten kendimi alamadığım, tek kelimeyle "kült" bir eser.

Herkesten çok farklı, çok sevimli, yerçekimine aykırı konumlanmış turuncu saçları iki yanında örgülü, çilli, uzun çoraplı, garip giyinimli bir kız çocuğudur Pippi. Annesi o doğar doğmaz melek olmuş, denizci olan babası ise yakın zaman önce korsanlarla verdiği amansız bir savaşta hayatını kaybetmiş ancak Pippi'ye çuvalla altın bırakmıştır. Küçücük yaşında bu zenginliğe sahip olan Pippi her yönüyle yaşıtlarından hatta tüm insanlardan faklıdır. Kocaman bir at ve babasından kalan maymunu ile birlikte kocaman bir villada yaşar. Gözü pek, korkusuz, her türlü zorluğa ilginç de olsa çözümlerle bir yol bulan bir kız çocuğudur Pippi. Kendi kendini okula yazdırır, düzenli olarak okuluna gider ancak yıllarca babasıyla dünyayı gezen Pippi'ye ilkokulda öğretilenler çok anlamsız gelir.

Tamamen kendine has tarzı ve güçlü duruşuyla herkesin idolü olan Pippi, insanların kalıplaşmış alışkanlıklarını, geleneksel yönlerini eleştirmeye bayılır.

Bir de yaşadıklarıyla ilgili palavra atmaya bayılır Pippi Uzunçorap, özellikle de işine gelmeyen konularda... Serinin son kitabından, Pippi'nin ağzından bir alıntı:

“Ben okul diye Arjantin’dekilere derim,” dedi etrafındaki çocukları gururla süzerek. “Asıl orada okula gitmeliydiniz. Noel tatilinden üç gün sonra, Paskalya tatili başlar. Paskalya tatili bittikten üç gün sonra da yaz tatili başlar. Yaz tatili 1 Kasım’da biter. Tabii 11 Kasım’da başlayan Noel tatiline kadar biraz zorlanırsınız. Ama hiç değilse ev ödevi diye bir şey yok. Arjantin’de ev ödevi yapmak kesinlikle yasak! Tamam, bazen gardıroba saklanıp da ev ödevi yapan bir ya da iki Arjantinli çocuk çıkar ama anneleri onları bir yakalarsa, vay hallerine. Hele toplama işlemi, oradaki okullarda adı bile anılmaz. Eğer bir çocuk 7 artı 5’in kaç ettiğini bilir de, bir de öğretmene söylecek kadar budala olursa, bütün bir gün utanç köşesinde tek ayak üzerinde dikilmek zorunda kalır. Yalnızca cuma günleri ders yaparlar, tabii ders yapacak kitap bulabilirlerse. Ama neyse ki orada hiç kitap yok.”

Yakın zaman önce yeni basımlarının çıkmasıyla yeniden okuyucusuyla buluşan Pippi Uzunçorap, gerek tv dizisi, gerek filmler, gerek de kitaplarıyla tanınan Pippi Uzunçorap, her yaşta herkesin okurken zevk alacağı, arşivlenmesi gereken bir edebi eser.








1 yorum:

  1. Ben küçükken okumuştum bu kitabı ama sanırım oldukça küçükmüşüm ki bu atı ve maymunu kızın hayali zannediyordum:) çok güzel bir kitapmış gerçekten tekrar okumalıyım.

    YanıtlaSil