1 Ocak 2013 Salı

Atlıkarınca (Ringispil)



Bazı kitapların her şeyden önce kapakları çeker beni, kapağını beğenip aldığım onlarca kitabım vardır.  Atlıkarıncada da bu şekilde oldu, sepya tonlarında, geçmişi hatırlatan büyük bir sahnede dans eden bir balerin...

Tıpkı sepya tonlarındaki kapağın hissettirdiği gibi, yıllarını Bolşoy sahnesinde dans ederek geçirmiş, döneminin en büyük ve ünlü balerini Anna Balint'in tüm kemiklerine işlemiş kanserin etkisiyle yattığı hastane yatağında geçmişe, yıllar öncesine, çocukluğunun geçtiği salaş çiftliğe dönüşüne, çiftlikteki atlıkarıncada geçirdiği anları anımsayışına tanık oluyoruz.  Kızının kendisi gibi çiftliğe sıkışıp kalmasını istemeyen annesinin Anna'yı alarak Belgrad'a , bir bale okuluna getirmesiyle Anna'nın hayatı tamamen değişiyor.

Anna Balint'in Belgrat'tan Moskova'ya; Bolşoy sahnesinin baş balerini oluşuna doğru ilerleyen yaşam öyküsü akıcı ve sıcacık bir dille anlatılmış. Yer yer diyaloglara fazla yer verilmiş olduğu hissedilse de yine de okuyucu farklı bir atmosfere taşıyan bir kitap. Romanda yer alan herkesin birbirine aynı hitap sözcüklerini kullanıyor oluşu ise bunun bir "ilk roman" oluşuna bağlı olduğu ya da çevirisinin başarısız olduğunu düşündürüyor. Yine de sanata bale dansına ilgi duyan pek çok kişinin severek okuyacağı kesin...

(Atlıkarınca - Jelena Bacic Alimpic)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder